Parkinson Hastalığı
Parkinson hastalığı (PH), harekette rol oynayan sinir hücrelerini etkileyen, yaşla ilişkili, ilerleyici bir nörodejeneratif beyin hastalığıdır. Tümü zaman içinde kötüleşme sergileyen üç ana motor belirtiyle karakterizedir:
· sıklıkla yürürken ayakların sürünmesine neden olan bradikinezi/akinezi (hareket yavaşlığı ya da yokluğu).
· yüz ifadesinin kaybına yol açan sertleşme.
· tremor (kollarda, bacaklarda ya da başta titreme).
Ek olarak PH, sıklıkla psikiyatrik sendromlarla ve kognitif bozulmayla komplike olmuş durumdadır. İdyopatik PH’ye sahip PH hastalarının yaklaşık %90’a varan bir oranı psikiyatrik komplikasyonlar yaşamaktadır ve bunlara duygu durumu bozuklukları gibi depresif semptomlar, uyum bozuklukları, anksiyete sendromları, psikoz ve deliryum da dahildir. Temel bir soru PH’de gözlemlenen psikiyatrik problemlerin motor disabiliteye ve yaşam kalitesindeki bozulmaya yanıt olarak ortaya çıkan birer reaksiyon mu yoksa PH’nin patofizyolojisinin entrensek özelliği mi olduğu şeklindedir. Bu açıdan, depresif semptomların motor semptomların gelişiminden önce ortaya çıkabildiği yönünde hatırı sayılır kanıt mevcuttur. Gerçekleştirilmiş olan araştırmalar PH’li kişilerde gözlemlenen depresif semptomların yalnızca kronik disabilite karşısında ortaya çıkan bir reaksiyon olmadığına, dejeneratif süreçle ilişkili psikososyal ve biyokimyasal faktörlerin bir kombinasyonu olduğuna ve bu nedenle farklı bir tedavi yaklaşımı gerektirebileceğine işaret etmektedir.
Parkinson hastalığı ileri yaştaki yetişkinlerde Alzheimer hastalığının ardından ikinci en yaygın kronik nörolojik merkezi sinir sistemi bozukluğudur.
Dünya çapındaki prevalansının 65 yaş üstündekilerin yaklaşık %1 ila 2’si seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Bununla birlikte hastalık yaşamın daha erken dönemlerinde, 40 – 50 yaş öncesinde de kendini gösterebilir ve bu durumda erken başlangıçlı PH olarak adlandırılır.
Parkinson hastalığı yaşam kalitesi üzerinde anlamlı bir etkiye sahiptir. Hastalık ilerledikçe hareket ve giyinme ve yazı yazma gibi günlük işler daha zor hale gelir. Konuşma üzerinde de etki ortaya çıkabilir. Kişinin yüzünün ifadesiz ya da maske gibi olduğu gözlemlenebilir. Hastalıktan etkilenmiş kişiler birkaç yıl geçtikten sonra kollarını hareket ettirmeden, ayaklarını sürüyerek yürümeye başlayabilir. Aktiviteye başlamak zor olabilir ancak hastalar harekete bir kez başlandıktan sonra çok hızlı hareket edebilirler.